Kaçınız sahip olduğunuzla yetiniyorsunuz?

Sanki sınırlamalar yaratacakmış gibi onlara odalanmaya meyilliyizdir. Sınırlamalar sınırlamalararı geçerli lımanın dışında hiçbir şey yapmaz. Geçmişten yaratarak geleceği yaratmaya çalışıyoruz.

Farklı bir seçeneğe sahip olduğunuzu fark etmeniz önemlidir.

Geleceğin farkındalığına sahipsiniz. Ancak sürekli ona sahip olmamaya çalışıyorsunuz. Çünkü bu gerçeklikte gelecek farkındalığına sahip olma izniniz yok. Çünkü bu diğer insanların kabul ettikleri bir şey değil. Bu farkındalığa sahip olduğunuz için yanlış olduğunuzu düşünüyorsunuz.

Eğer geleceği bilmeye gönüllü olursanız, o zaman harika olmayan geleceği deneyimlemek zorunda kalmazsınız. Eğlenebilirsiniz!

Eğer geleceği bilmeye gönüllü olursanız, o zaman geleceği gerçekleştirebilir ve seçime sahip olduğunuzu fark edebilirsiniz. Gerçekleştirmek onu var oluşa getirmektir. Meyvesini vermesini sağlamaktır. 

Eninde sonunda yaratmakta olduğunuz geleceği yakalayacağınızı fark etmeye gönüllü olmalısınız. “ bu gerçekleşmiyor” dediğinizde yarttığınız şeyi bitirsiniz.

Eğer “bu gerçekleşmiyor”diyerek iptal etmezseniz, zaten yarattığınız geleceği yakalayacaksınız.

Siz zaten geleceği yaratıyorsunuz. Onu gerçekleştirmediniz. Çünkü onu yaptığınızı kabul etmediniz.

Siz ne zaman bir şey için sorarsanız o aslında meyvesini veriyordur ama nasıl olduğunu göremediğiniz için şüphe duyarsınız. Şüphe, seçtiğiniz her şeyi yavaşlatmak için kullandığınız şeydir.

Geleceğin kaynağı olduğunuzu anladığınızda, gerçekleştirdiğiniz hangi geleceği kabul etmiyorsunuz? Yaptığınızız her seçim bir şey yaratır. Yaptığınız her seçimle geleceği yaratıyorsunuz.

Gelecek, olasılıkların fısıltıları ve demetleridir. Şu andaki gibi katılığa sahip değildir. Gelecek, geleceğin nasıl ortaya çıkacağının enerji ve olasılık demetleridir. 

 

Kibir; diğer insanların yaratamayacağı bir şeyi sizin yaratabileceğinizi bilmektir. Diğer insanların seçemeyeceği bir şeyi sizin seçebileceğinizi bilmektir. Ve eğer bunu yapmazsanız dünyanın ölüme mahkûm olduğunu bilmektir. Bu, birinin sizi durdurmasına gönüllü olmaksızın daha fazla seçme istekliliğidir.

Asla durma, asla pes etme, asla bırakma

Hepimiz, burada olması gereken ancak henüz burada olmayan bir şeyin olduğunu biliyoruz. Bunun bir gerçeklik haline getirmek için ne gerekir?

Ne olduğu ve ne olabileceği arasındaki boşluğu köprü olacak her ne ise, o olmalısınız ya da yapmalısınız. Bu azim gerektirir, varlığınızla mevcut olmayı gerektirir. Cesaret gerektirir ve yargısızlığı gerektirir. Ve soruda kalarak yaşamayı gerektirir. Seçim yapmayı gerektirir. Vizyoner olmayı gerektirir. 

Ve Atatürk dediki;

Büyük olmak için kimseye iltifat etmeyeceksin. Hiç kimseyi aldatmayacaksın. Ülke için gerçek amaç ne ise onu görecek ve o hedefe yürüyeceksin. Herkes senin aleyhinde bulunacaktır. Herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de yığacaklardır; kendini büyük değil, küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonrada sana büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.

 

Atatürk’ün 100. Yıl söylevindeki söylemiş olduğu sözü hatırlatmak isterim. “hiç doğmamış bir güneş gibi doğacaktır türkiye” dedi. 

Bu benim hedefimdir. Hiç doğmamış bir güneş gibi doğmaktır. Ya siz?