Dünya…

Eğer burada yaşamaya devam etmek istiyorsak, bir şeyler mutlaka değişmeli.

Ya eğer öfkelerimiz, hiddetimiz, gazap ve nefretimiz, yargılarımız ve sarsıntılara, dramlara ve ayırımlara olan sevgimiz bu gezegen üzerindeki en zehirli atıksa? Eğer öyleyse bu zehirli atık, eğer seçersek en kolayca değiştirebileceğimiz atıktır. Ama SADECE eğer SEÇERSEK.

Yapılan sayısız çalışmalar kanıtlamıştır ki öfke ve yargılarınızı bir bitkiye yönlendirirseniz bitkiyi öldürürsünüz. Bu bilgi kimse için sürpriz olmamalı. Bu durum bitkinin enerji alanını öylesine bir seviyede bozmaktadır ki yaşamını sürdürme imkânını durdurmaktadır.

Peki, bizler 6,5 milyar insan öfke, hiddet, yargılama, yanlışlık ve ayırımcılığı, kendi ve diğerlerinin yaşamlarında fonksiyonel olmanın önde gelen biçimi olarak kullanmayı seçersek, bu seçimler dünyaya nasıl bir etki yapar?

Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsak, bu tür haşin, varoluşun modası geçmiş biçimlerine güvenmeyi durdurmalıyız. Farklı sorular sormaya başlamadıkça, bu realitede ve bu gezegende birbirimizle fonksiyonel olma yöntemimizi temel olarak değiştirme şansına sahip olamayacağız.

Öyleyse öfke, hiddet, gazap ve nefret, yargılama, ayırımcılık ve sarsıntı ve dramların panzehri nedir?

Bilinç. Soru. Seçim. Ve Olasılık

Ve sizi tanımladığına inandığınız ayırımcılığı elimine etmeye istekli olmak.

Ya eğer bizim bu muhteşem gezegenimize şimdiye kadar kabul etmeye istekli olduğunuzdan çok daha iyi bir bağlantıda olsaydık?

Bugün bunu değiştirmenin günü mü? Gerçekten kim OLDUĞUNUZU öğrenmeye başlamanın günü mü?

Dünya olan bütünün bir parçası olmaya başlamanın…