Günümüzde çok fazla duymaya başladığımız duygusal zeka ve ilişkilerdeki önemi ve empatiden biraz konuşalım istedim.
İlişkilerde duygularını bastıran ya da çok fazla duygularının esiri olup sürekli duygularıyla ne yapacağını bilemeyen pek çok kişi biliyorum. Yeni neslin bu yüzden bireysel ve bencil bir hayat yaşadığını söyleyen pek çok kişi var. Belki daha önceki jenerasyonda bu durumu insanların kendilerinin bildiği ya da gördüğü yöntem olarak uyum sağlayarak, empati yaparak, idare ederek ve tahammül göstererek yaşıyordu. Konular aynıydı ama seçimler farklıydı.
Aslına bakacak olursak, ilişkileri yönetmek bu bahsettiğimiz her bir seçim için de geçerlidir. Aslolan, insanlar duygularıyla ne yapacaklarını bilemediklerinden her iki uca da gidebilirler.
Uzmanlar, duygusal zekası yüksek kişilerin psikolojik sağlamlık, psikolojik dayanıklılığa sahip olduklarını ve stresle mücadele edebildiklerini söylerler. Yoksa “Bu benim başıma neden ve nasıl geldi?” diyerek dayanıklılıkları çökmeye başlar. İnsanın kendisi ve diğerleri ile olan iletişimlerinin gelişmesi için gereken şey, gerçekten kendini duygu, düşünce ve hislerinin esiri olmaktan özgürleşmesi ile mümkündür. Aksi takdirde ya kafasını kuma gömüp bireyselleşecek, ya da bir başkasının duygularıyla empati kurup, karşısındaki kişinin kölesi ve oyuncağı haline gelecektir.
Sağlıklı bir iletişim ve ilişki yönetiminde çevreleriyle daha uyumlu ve daha mutlu olanlar, duygularından özgür oldukları için sonsuz zeka ile bağlantıda olup, ne zaman ne yapması ve ne olması gerektiğini bilen ve olan kişilerdir. Sizleri sonsuz zekanızla bağlantı kurmaya, kaynağa davet ediyorum.