Beklentileri yönetmek, hayal kırıklıklarını azaltmak için bir yol haritası.

Bütün ilişkilerimizde bizleri tökezleten durumlar içerisinde beklentileri yönetmek, hayal kırıklıklarını azaltmak için bir yol haritası soruluyor. İlişki dediğimizde aklıma gelenleri sayacak olursak eğer muhtemel beklenti bunların başında gelir. Hepimiz birbirimizden bir şeyler bekler dururuz. Bazen beklentilerimiz karşılanır. Bazende göz ardı edilir. İşte bu, bizim için kıyamet gibidir. Sanki dünyanın sonu gelmiş ve mutsuzluğumuz tavan yapmıştır. Çünkü mutluluğumuz her zaman dış kökenlidir. Dışardan beklediklerimizi almaya odaklıyızdır. Ya da beklediklerimizin dışardan bir yerden geleceğini sanırız. Dışardan bir el bizi görsün, kurtarsın, sevsin, ilgilensin, onaylasın, takdir etsin, beğensin. Bunları hep dışardan birilerinden bekler dururuz.

Bazen de farkında olamayız bu beklentilerin. O zaman da kendimize “yok canım ben kimseden bir şey beklemiyorum, benim kimseye ihtiyacım yok” yalanını söyler ve ne kadar beklenti içinde olduğumuzun hiç farkındalığında olamayıp, kendimizi kontrolün içinde buluruz. Aslında umursayıp, umursamıyormuşuz gibi yaparız.

Kendimize söylediğimiz bu yalan bizi daha çok bilinçaltı düzeyde beklentiye sokacaktır. Çünkü çoğu kişi kendini okumayı bilmez. Bu bize öğretilmiştir. Kendini bilmek bir sanattır.

Sanki herkesin bize görevi varmış da mecburmuş gibi, onları adeta bize verecekleri ile ilgili görevlendirmişiz gibidir. Kendimizi ister istemez bu otomatik sistemde buluruz. Yani uyumlandırıldığımız bu durum bizi her zaman zanlarda tutar. “Ama ben öyle olacağını zannetmiştim.” “Diyerek de kendimizin ne kadar mutsuz olduğunu kanıtlarız.”

Peki şimdiden sonra nasıl hareket edebiliriz. Öncelikle farkında olabilesek, kimlerden neler bekliyoruz. Kimlerin bizim için ne yapmaları lazım. Kimlerin elinde bizim mutluluğumuz? Kimlere ne görevler verdik farkında olmadan. Bu, ne kadar acınacak bir durum. Sizce de öyle değil mi? Sonuç mutsuzluğu getiriyorsa evet aynen böyle.

Beklentisiz bir dünya yaratabilir miyiz peki dediğinizi duyar gibiyim. Evet işte bunun adı özgürlüktür. Kutsal kitaplar derki “Kimseden bir şey bekleme, her şey sana verilecektir.”

Beklentisiz olmak demek farklı bir gerçeğe adım atmak demektir. Diğerleri gibi olmamaktır. Yoldasınızdır ama yolu kontrol etmiyorsunuzdur. Siz yolda olunca yol sizin için ne gerekiyorsa fırsatları sunacaktır. O fırsatları görmemiz için bizim gerçekten yolda olmamız gerekir. Yoksa burnumuzun ucunu göremeyiz maalesef. Öyle bir dünyadan bahsediyorum ki, herkes kendini bilip, kendisi için ne zaman ne yapması gerektiğini farkında olduğunda, bu çocuğumuz, eşimiz, arkadaşlarımız, ebeveynlerimiz hepsini kapsar. Herkes kendi yolunda ilerlerken kendi vizyonlarını yaratırken, kendileri mutlu olacaktır. Mutlu bir birliktelik doğduğunda bu hepimizi kapsar. Birlik bilincinde ayrım, beklenti, mutsuzluk söz konusu olmadığı için de ilahi sistem bizi hep destekler. Bizim frekansımıza uygun kişilerle bir arada olmaya başlarız. Çevremizde muhtemel değiştiğini görmeye başlarız. Nasıl, kulağa hoş geliyor değil mi?